top of page
DRAGOS
Marmara Denizi’nin incisi olarak tanımlanan Prens Adaları’nın en güzel şekilde görüldüğü noktalardan biridir Dragos Tepesi. Muhteşem bir Marmara Denizi ve Adalar manzarasına sahip tepe, mehtabıyla ünlüdür. Dragos Tepesi’nin içinde bulunduğu bölgenin bilinen tarihi 6’ncı yüzyıla kadar uzanır. Bizans ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu Yakası’nın önemli yerleşim merkezlerinden olan bölge, bugün Kartal ve Maltepe ilçe sınırları arasındadır. Maltepe ve Kartal isimleri hakkında ilginç rivayetler anlatılır. Maltepe adı, hazine tepesi anlamına gelmektedir. Kocaeli Yarımadası’nın fethinden sonra Türkler tarafından verilen bu ismin, Dragos Tepesi’yle ilgili bir efsaneye dayandığı söylenir. Nitekim ejder anlamına gelen Dragos adı, bu tepede bulunan hayali bir hazine ile bu hazineyi bekleyen ejdere dayanır. Kartal adı ise, 6’ncı yüzyıl başlarında, sahilde balık avlamak için buraya gelip yerleşen “Kartelli” ismindeki bir balıkçıdan gelir. Önceleri küçük bir balıkçı köyü olan “Kartalimen” zaman içinde limanıyla tanınan önemli bir belde haline gelir. Tepenin eteklerinde uzanan ve bugün iki ilçe arasında sınır konumunda bulunan Dragos Çayı, Selçuklu Türkleri ile Bizans arasındaki ilk sınır noktasıdır. Bizans İmparatoru Alexios Kommenos ile Anadolu Selçuklu Sultanı Süleyman Şah, 1081 yılında imzaladıkları antlaşma ile Dragos Çayı’nı iki taraf arasında sınır olarak belirler. 11. yüzyılda Haçlı Seferleri sırasında Doğu ve Batı arasında bir intikal sahası olan bölge, Osmanlı döneminde de fetih sahası olarak büyük bir öneme sahip olmuştur. Bölge, 15’inci yüzyılda Osmanlı Devleti’nin egemenliğine geçer. Küçük bir yerleşim mahali olan bölgedeki hareketlenme, 1873 yılında Haydarpaşa-Pendik Banliyö Hattı’nın açılmasıyla birlikte artar. “İstanbul’un balkonu” olarak tabir edilen Dragos Tepesi, ziyaretçilere günün her saatinde muhteşem bir görsel şölen sunuyor.
Kaynakça: https://istanbuluseyret.ibb.gov.tr/dragos
bottom of page